Yayın Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 23
  • Öğe
    Stability regions in time delayed two-area LFC system enhanced by EVs
    (TÜBİTAK / Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu / Scientific and Technical research Council of Turkey, 2022) Naveed, Ausnain; Sönmez, Şahin; Ayasun, Saffet
    With the extensive usage of open communication networks, time delays have become a great concern in load frequency control (LFC) systems since such inevitable large delays weaken the controller performance and even may lead to instabilities. Electric vehicles (EVs) have a potential tool in the frequency regulation. The integration of a large number of EVs via an aggregator amplifies the adverse effects of time delays on the stability and controller design of LFC systems. This paper investigates the impacts of the EVs aggregator with communication time delay on the stability. Primarily, a graphical method characterizing stability boundary locus is implemented. The approach is based on the stability boundary locus that can be easily determined by equating the real and the imaginary parts of the characteristic equation to zero. For a given time delay, the method computes all the stabilizing proportional-integral (PI) controller gains, which constitutes a stability region in the parameter space of PI controller.The effects of communication delay and participation factor of EVs aggregator on the obtained stability regions is thoroughly examined. Results clearly illustrate that stability regions become smaller as the time delay and participation factor of EVs increase. Finally, the accuracy of region boundaries known as real root boundary and complex root boundary is confirmed by time-domain simulations along with an independent algorithm, quasipolynomial mapping-based root finder (QPmR) algorithm.
  • Öğe
    Potasyum Nitrat İçeren Sodyum Karboksimetil Selüloz İle Kaplanmış Dokusuz Yüzeylerde Kaplama Miktarının Su ve Gübre Salım Özellikleri Üzerine Etkisi
    (Tekstil Mühendisleri Odası, 2022) Okyay, Gamze; Bayaner, Volkan; Ulaş, Abdullah; Özen, İlhan
    Tarımsal uygulamalar için su emici/tutucu ve kontrollü gübre salım özelliğine sahip agrotekstil yapısı oluşturmak amacıyla, 75/25 poli(etilen terefitalat)/viskon (PET/CV) dokusuz yüzeyler (DY), öncelikle poli(vinil alkol) (PVOH) ve ardından sodyum karboksimetil selüloz (Na-CMC), potasyum nitrat (PN) ve sitrik asit (CA) içeren çözeltilerle kaplanmıştır. PVOH ve Na-CMC kaplama miktarları sırasıyla 120 g/m2 ve 30, 60 ve 90 g/m2 olarak belirlenmiş ve çapraz bağlayıcı olarak %5 CA kullanılmıştır. Kaplamadan sonra dokusuz yüzeylerin morfolojik ve yapısal, jelleşme, su emicilik, su tutma ve gübre salım davranışı incelenmiştir. Çalışma sonuçları değerlendirildiğinde, sitrik asit kullanımının çapraz bağ oluşumunu desteklediği ve tüm kaplama formülasyonlarında %1000’in üzerinde su emicilik kapasitesine ulaşıldığı görülmüştür. Ayrıca, hazırlanan agrotekstil yapıları lineer bir gübre salım şekli göstererek, kontrollü salım gübre olarak adlandırılabilmesi için gerekli olan besin salım şeklini sağlamıştır. Ancak, hiçbir numune besin salım hızı açısından gerekli olan kriterleri karşılayamamaktadır. Sonuç olarak, üretilen agrotekstil yapıları performans açısından değerlendirildiğinde, 60 g/m2 Na-CMC ile yapılan formülasyonun en optimum özelliklere sahip olduğu söylenebilir.
  • Öğe
    Investigation of structural, electrical and photoresponse properties of composite based Al/NiO:CdO/p-Si/Al photodiodes
    (Elsevier, 2022) Gürgenç, Ezgi; Dikici, Aydın; Aslan, Fehmi
    In the present study, different molar ratios of (1:0, 0:1, 3:1, 1:1, and 1:3) NiO:CdO composite thin films were coated on p-Si by a dynamic sol-gel spin coating method. Structural characterizations of NiO:CdO thin films were performed by XRD, FE-SEM, and EDX analysis. The photoresponse and electrical behavior of the fabricated photodiodes were determined by current-voltage (I–V), transient photocurrent-time (I–t), capacitance-voltage (C–V), conductivity-voltage (G-V), and transient photocapacitance-time (C–t) measurements. All fabricated photodiodes were exhibited rectifying properties and the photocurrent values increased as the light intensity was increased. All photodiodes are sensitive to light and it was determined that the NiO photodiode exhibited the highest photosensitivity value. Photocapacitance and photoconductance values of photodiodes were affected by light. Photoresponse and electrical behavior were affected by the interface states and the NiO:CdO ratio. The results show that Al/NiO:CdO/p-Si/Al photodiodes can be used as photosensors or photocapacitors in optoelectronic applications.
  • Öğe
    Zaman Gecikmeli Elektrik Güç Sistemlerinin Gecikmeye Bağlı Kararlılık Bölgelerinin Hesaplanması
    (Gazi Üniversitesi, 2021) Sönmez, Şahin; Ayasun, Saffet
    Bu çalışma, bir özdeğer izleme yöntemi kullanarak güç sistem dengeleyici (GSD) ve otomatik gerilim regülatörü (OGR) içeren zaman gecikmeli jeneratör uyarma kontrol sisteminin zaman gecikmeleri düzleminde kararlılık bölgesini elde etmeyi ve zaman gecikmesine bağlı kararlılık analizini incelemektedir. Elektrik güç sistemlerinde gerilim ve frekans kararlılığının sürdürülmesi bakımından haberleşme alt yapısına ve ölçme sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, haberleşme alt yapısı ve ölçme sistemlerinden dolayı sistemin dinamik davranışını ve kararlılığını olumsuz etkileyen zaman gecikmeleri meydana gelmektedir. Bu çalışmada, jeneratör uyarma kontrol sisteminin durum denklem modellerini kullanarak özdeğerlerini ve bu özdeğerlere karşılık gelen zaman gecikmesi değerlerini belirleyen bir yöntem kullanılmıştır. Ayrıca, bu gecikme değerleri kullanılarak gecikmeye bağlı bir kararlılık bölgesi elde edilmiştir. Kararlılık analizleri için, GSD ve OGR içeren tek makineli sonsuz baralı (TMSB) bir güç sistemi seçilmiştir. Gecikmeye bağlı kararlılık bölgelerinin doğruluğu, zaman düzleminde gerçekleştirilen benzetim çalışmaları ve zaman gecikmeli sistemlerin köklerini kompleks düzlemde hesaplayan QPmR (the quasi-polynomial mapping-based root finder) algoritması ile gösterilmiştir.
  • Öğe
    Bilim ve Teknoloji Alanında Senaryo Planlaması
    (Ömer Faruk SÖNMEZ, 31.12.2021) Tüylek,Zülfü
    Senaryolar, zihnimizi gelecekte meydana gelebilecek bir dizi değişiklik, sürpriz ve bunların etkileri hakkında düşünmeye teşvik eder. Senaryo, bir topluluğun kontrolü dışında değişikliklerin meydana geldiği durumlarda özellikle değerlidir. Senaryo planlama, belirsizlik altında karar verme sürecini bilgilendirerek ve gelecekteki olası durumların açıklamalarını sağlayarak bilgi entegrasyonunu iyileştirme yöntemidir. Sosyal, teknolojik ve politik faktörlerdeki değişiklikleri öğrenmenin bir yoludur. Ekolojik çevrenin durumu ve geleceği hakkında çeşitli hipotezlerin gelişimini tanımlar. Sosyoekonomik sistemleri etkiler ve böylece yeni teknolojilerin benimsenmesini ve yayılmasını sağlar. Toplumun yenilikçiliğinin ve riskleri anlama ve etkili mekanizmalar geliştirme kapasitesinin üstesinden gelmek anlamına gelir. Ayrıca, yeni ve gelişmekte olan teknolojilerin risklerine ilişkin kamuoyu algısını da ele alır. Senaryo planlamasının amacı gelecekteki gelişmeleri tahmin etmek veya tahmin etmek değil, çeşitli olası ve makul gelecekleri hayal etmektir. Geleceği planlayarak ve gelecekteki belirsizlikleri ortadan kaldırarak, gelecek senaryoları oluşturmak mümkün olacaktır. Bu makale, senaryo planlamanın sosyal, bilim ve teknoloji üzerindeki etkisi üzerine literatür araştırması içermektedir. Bilimsel araştırmalarda elde edilen sonuçların teknoloji kullanımında gerçekleştirilmesi, olumlu ve olumsuz etkilerinin farkındalığı, yeni teknolojilerin toplum için önemi ve sosyal açıdan yeri vurgulanmıştır. Bağlantılar, stratejik yöntemin uygulanmasını ve kriz yönetiminin entegrasyonunu sağlayan stratejik araçlar aracılığıyla yapılacaktır.
  • Öğe
    Determination Of Stability Margins In Single Area Load Frequency Control System Having Incommensurate Communication Delays Due To Plug-In Electric Vehicles
    (Nigde Omer Halisdemir University, 2020) Navee, Ausnain; Sönmez, Şahin; Ayasun, Saffet
    This work investigates the impact of time delays on the stability of a single-area load frequency control (LFC) system that includes plug-in multiple electric vehicles (EVs) aggregators to regulate the system frequency. Communication delays are caused by open communication networks used to transceive control signals. These delays can degrade the performance of the controller leading to undesired system frequency oscillations and may even cause instability if they exceed an upper bound limit known as stability margin. These delays can be commensurate or incommensurate depending upon the nature of the communication network. Hence, it is important to determine stability margins of the single-area LFC system with plug-in EVs aggregators to ensure the stable operation under both types of delays. This study determines the stability margins for extensive proportional-integral (PI) controller gains of the single-area LFC system with plug-in EVs by implementing a simulation approach. The knowledge of stability delay margins makes it possible to appropriately tune the PI controller gains that ensure a stable operation of the LFC system even in the presence of inevitable communication delays.
  • Öğe
    Nanoteknoloji Uygulamalarında Hayatımıza Yansımalar
    (Muhammet DOĞAN, 2021) Tüylek, Zülfü
    Temel bilimler, eğitim, araştırma, üretim geçişi ve teknoloji transferi unsurlarını yeni ve faydalı ürünlere dönüştürerek yeni teknolojiler geliştirilmektedir. Yeni teknolojiler sayesinde akademisyenler, öğrenciler, endüstriyel araştırmacılar ve üreticiler ortak çalışma alanlarında bir araya geliyor. Bu yaklaşım sayesinde farklı teknolojilerin ortaya çıktığı görülmektedir. Geliştirilecek bu işbirlikleri sayesinde ileri teknolojiler ortaya çıkacaktır. Bu şekilde ortaya çıkan teknolojilerden biri de nanoteknolojidir. Bugün bilim adamları nanoteknolojinin insan yaşamını kökten değiştireceği görüşüne sahiptir. Bu da nanoteknolojideki güncel gelişmeler ve uygulamalar hakkında bir farkındalık yaratır. Aynı zamanda gelecekteki teknolojileri yönlendirecek bir teknolojik gelişme olarak da görülmektedir. Bu amaçla son yıllarda mukozal uygulama sırasında ortaya çıkan çeşitli sınırlamaların üstesinden gelmek için nanoteknoloji tabanlı ilaç verme sistemlerinin burun içi ilaç dağıtımına uygulanmaya başlandığı gözlenmiştir. Bu uygulamalardaki gelişmeler sayesinde etkili ilaç teslimatının mümkün olduğu aşamaya geçme konusunda ilerleme sağlanmıştır. Nanotıp temelinde geliştirilen ve şu anda klinik denemelerden geçen aşılar ve terapötik ilaçlar, COVID-19 ile mücadele için yenilikçi alternatifler olma potansiyeli sunuyor. Nanoteknoloji, kendisini yaratan ve geliştiren dinamik koşullar altında hareket eder ve bu onun gelişimi için çok önemlidir. Tam anlamıyla gelişimlerini tamamlamadan bir üst aşama olan üretim işlemleri ile karşı karşıya kaldıkları görülmektedir. Bu durum, yeni teknolojiler açısından bir dezavantaj olarak görülmektedir. Bu teknolojinin tüm dünyada henüz emekleme aşamasında olduğu ve gelişmiş ülkelerde bile çeşitli sosyal sancılara neden olduğu düşünüldüğünde, olumsuzlukların bulunması normal olarak kabul edilmektedir. Bu makalede, dinamik ve disiplinler arası yapısı ile öne çıkan yapısal malzemeler, gıda ve tarım, nano güvenlik, çevre ve su, sağlık alanı gibi birçok alanda nanoteknolojideki gelişmeler literatür taraması yapılarak tartışılacaktır.
  • Öğe
    Microfluidic Technology and Biomedical Field
    (Malatya Turgut Ozal University, 2021) Tüylek, Zülfü
    It is seen that the development of microfluidic laboratories working passively on chips has increased over the years. The field of microfluidics includes the use of microstructured devices, which typically have micrometer sizes and allow precise processing of low volumes. Nano fields are the main fields of nanotechnology, which includes science fields such as earth science, organic chemistry, molecular biology, semiconductor physics, micromachinery where the control of the atomic and molecular unit will take place. New techniques are needed to meet existing needs for the development phase. Micro and nano-volume multi-stage systems through micrometer-sized channels and microfluidics, which are many applied science branches, have become widespread in engineering. The circulation of fluids in systems through micrometer-sized channels examines factors that can affect the behavior of fluids, such as surface tension, energy use, and fluid resistance in the system. Microfluidic devices and systems have a variety of functions to replace routine biomedical analysis and diagnostics. It emphasizes a higher level of system integration with advanced automation, control and High Efficiency processing potential while consuming small amounts of sample and reagent in less time. Thanks to miniaturization, better diagnostic speed, cost effectiveness, ergonomics and sensitivity can be achieved. This article describes microfluidic technology, including system components. Literature review will be made in studies completed or ongoing world wide. The mechanisms, applications and recent developments related to microfluidic techniques are listed. Presents current research topics and possible future research in the biomedical field in microfluidic technology.
  • Öğe
    Biyoteknolojide Biyosensör ve Biyoçip Uygulamaları
    (2021-04-17) Tüylek, Zülfü
    Biyosensörler esas itibarıyla, bir biyo algılama materyali ve bir transdüser içerir. Biyolojik ve kimyasal etken maddelerin tespitinde kullanılır. Enzimler, antikorlar, nükleik asit çalışmaları, hücreler, dokular ve organelleri içeren biyolojik algılama malzemeleri, elektrokimyasal, optik, piezoelektrik, termal ve manyetik cihazlar gibi hedef analitleri ve transdüserleri seçici olarak tespit edebilir ve nicel olarak görüntüleyebilir. Biyoçipler, biyolojik olarak kullanılabilen mikroişlemciler olarak tanımlanır. Bir biyoçip, ultraminyatürize test tüpleri seti olarak algılanabilir. Bu sistem pek çok testin aynı anda ve çok hızlı bir biçimde yapılabilmesine imkân sağlar. Biyoçip aynı zamanda, bir numuneden birçok farklı bölgeye bakabilme avantajı da sunar. Son yıllarda biyomedikal uygulamalarında biyosensör ve biyoçipler sıklıkla tercih edilmektedir. Çünkü biyosensörler ve biyoçipler hastalıkların erken tanısında ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde önemli bir yere sahiptir. Nanoteknoloji veya chip teknolojisi kullanılarak geliştirilen yeni nesil biyosensörler, sonuçların daha kolay izlenmesi ve değerlendirilmesini sağlamaktadır. İnsanlar atomları anlamaya, atomları yeniden düzenlemeye, birçok yapıyı atomik (mikro, nano vb. Ölçeklere) boyutlara indirgemeye çalışırken birçok icat ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri şüphesiz MEMS teknolojisidir. Bu çalışmada, biyosensör ve biyoçip uygulamaları üzerine yapılan çalışmalar incelenmiştir. Yeni teknolojinin kullanım alanları araştırılmıştır. Biyosensör ve biyoçip alanında yapılan uygulamalar incelenmiştir.
  • Öğe
    Nanotip ve Yeni Tedavi Yöntemleri
    (2021-04-25) Tüylek, Zülfü
    Bilim her zaman bir şeyler yapmak için daha iyi bir yol bulmaya çalışır ve böylece yeni teknolojiler ortaya çıkar. Nanobilim alanındaki bu yaklaşımın bir sonucu olarak, nanoteknoloji bilimi ortaya çıkmıştır. Nanoteknoloji, nanometre boyutlarındaki fiziksel, kimyasal ve biyolojik olayları anlamak için maddenin moleküler düzeyde düzenlenmesi ve kontrolüne yönelik çalışmaları içerir. Nanoteknoloji sayesinde insanı ve insanı moleküler düzeyde etkileyen sistemleri izleyerek, onararak ve yapılandırarak insan sağlığının iyileştirilmesi ve korunması ile hasta bakım kalitesinde artış sağlandığı/sağlanacağı düşünülmektedir. Nanotıp alanı, nanoteknolojinin tıbba uygulanması göz önüne alındığında ortaya çıkmıştır. Buradaki amaç, günümüzün tıbbi yöntemleriyle çözülemeyen sorunları nanoteknoloji ile çözmektir. Nanoteknoloji çalışmaları günümüzde birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da önemli gelişmeler göstermektedir. Nanoteknolojinin bazı hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi için umut kaynağı olabileceği tahmin edilmektedir. Bugün nanotıbbın uygulama alanı oldukça geniştir. Bu genişliğin boyutu ancak kişinin hayal gücü ile ölçülebilir. Nanotıp, nanorobot adı verilen nanomakineleri tasarlamak için ortaya çıkan yeni moleküler nanoteknoloji kavramlarını ve uygulamalarını da içerir. Nanorobotlar, terapötik ajanların kontrollü salınımı için yeni bir potansiyel sunar. Teşhis ve tedavi için damarlarımızda dolaşan milyarlarca nanorobot, bugün hayal olarak görülmemesi gereken bir şeydir çünkü çok yakın gelecekte nanoteknoloji tıp alanında önemli ilerlemeler kaydedecektir.Bu yazıda sağlık alanında olumlu etkileri olabilecek mevcut ve potansiyel nanoteknoloji gelişmeleri ve nanotıp uygulamaları literatür ışığında tartışılacaktır.
  • Öğe
    Bir Denim Konfeksiyon İşletmesinde Otomasyon Sistemlerinin, İş Sürelerindeki İyileşmeye Olan Etkisinin Değerlendirilmesi
    (Çukurova Üniversitesi, 2021) Bilgiç, Hilal
    Bu çalışmada, bir denim konfeksiyon işletmesinde iş istasyonlarına göre, elle ve otomatik olarak yapılan işlerin zaman etüdü yapılmış ve kıyaslanmıştır. Dikim bölümünde işlem zorluğu ve işlem süresinin uzunluğu nedeni ile otomatlara ihtiyaç duyulan işlemler de etüt edilmiştir. Yapılan etütler sonucu dikimhanede kullanılan otomatlarda işlem süresi açısından en düşük iyileşme yüzdesi %28,94 ile rivet çakma otomatında (bu işlem, ürün yıkama öncesi yapıldığından, otomat, dikimhane departmanı içindedir), en yüksek iyileşme yüzdesi ise %88,57 ile kemer takma otomatında kaydedilmiştir. Denim konfeksiyona has kuru işlemlerde ise, 13 adet numunenin üzerlerindeki işlemlerin hem manuel, hem de otomatik makinelerdeki işlem süreleri etüt edilmiştir. Elde edilen verilere göre zaman açısından iyileşme yüzdeleri hesaplanmıştır. Numunelere uygulanan kuru bitim işlemlerinde ise zorluk derecesine göre işlem sürelerinde %25,52 ila %56,25 arasında iyileşme görülmüştür.
  • Öğe
    Impact of electric vehicles aggregators with communication delays on stability delay margins of two-area load frequency control system
    (SAGE Publications, 2021) Naveed, Ausnain; Sönmez, Şahin; Ayasun, Saffet
    This paper investigates the impact of electric vehicles (EVs) aggregator with communication time delay on stability delay margin of a two-area load frequency control (LFC) system. A frequency-domain exact method is used to calculate stability delay margins for various values of proportional-integral (PI) controller gains. The proposed method first eliminates the transcendental terms in the characteristic equation without using any approximation and then transforms the transcendental characteristic equation into a regular polynomial using a recursive approach. The key result of the elimination process is that real roots of the new polynomial correspond to imaginary roots of the transcendental characteristic equation. With the help of new polynomial, delay-dependent system stability and root tendency with respect to the time delay is determined. An analytical formula is then developed to compute delay margins in terms of system parameters. The qualitative impact of EVs aggregator on stability delay margins is thoroughly analysed and the results are verified by time domain simulations and quasi-polynomial mapping-based root finder (QPmR) algorithm.
  • Öğe
    Damping Based Relative Stability Regions in Load Frequency Control System with Plug-in Electric Vehicles and Communication Delays
    (IEEE (Institute of Electrical and Electronics Engineers), 2020) Naveed, Ausnain; Sönmez, Şahin; Ayasun, Saffet
    This paper presents a damping based stability analysis of a time delayed single-area load frequency control (LFC) system with plug-in Electric Vehicles (EVs) Aggregator by employing a graphical method. The proposed technique computes all the stabilizing gain values of Proportional Integral (PI) controller of the LFC with plug-in EVs (LFC-EVs) system. The proposed method relies on identifying stability region and the stability boundary locus in the PI controller parameter plane having user defined relative stability. These damping based stability regions are obtained and the accuracy of their Complex Root Boundary (CRB) and Real Root Boundary (RRB) is validated by an independent algorithm and time-domain simulations. Moreover, a simple and effective analytical approach known as Weighted Geometrical Center (WGC) is used for tuning the stabilizing controller parameters to achieve better system performance.
  • Öğe
    Dinamik talep cevabı ve elektrikli araç grupları içeren iki bölgeli yük frekans kontrol sisteminin zaman gecikmesine bağlı kararlılık analizi
    (IEEE (Institute of Electrical and Electronics Engineers), 2020) Tek, Bilal; Sönmez, Şahin; Ayasun, Saffet
    Bu çalışmada, elektrikli araç (EA) ve dinamik talep cevabı (DTC) ile geliştirilen iki bölgeli yük frekans kontrol (YFK) sisteminin kararlılığı üzerinde zaman gecikmesinin etkisi incelenmiştir. EA bataryası gibi enerji depolama cihazları ve DTC kontrol çevriminin çeşitli yükleri kontrol edebilmesi, sistemin kararlılığının arttırılması bakımından önemli gelişmelerdir. Ancak, güç sistemlerinde kontrol merkezi ve üretim birimleri arasında kontrol sinyallerinin iletilmesi sırasında yaşanan zaman gecikmeleri sistem frekansında istenmeyen salınımlara yol açmaktadır. Dolayısıyla, EA grupları ve DTC kontrol çevrimi içeren iki bölgeli YFK sisteminin kararlı çalışması için sistemin sınırda kararlı olabileceği maksimum zaman gecikme değerlerinin bilinmesi önemlidir. Bu çalışmada, zaman düzleminde yapılan benzetim çalışmaları yardımıyla, oransal-integral (PI) denetleyici kazançlarının bir seti için sistemin maksimum zaman gecikme değerleri belirlenmiştir
  • Öğe
    Tuning of Controller Parameters for Time-Delayed Micro-Grid System including Electric Vehicle
    (IEEE (Institute of Electrical and Electronics Engineers), 2020) Gündüz, Hakan; Sönmez, Şahin; Ayasun, Saffet
    This paper presents the design of proportional-integral (PI) controller parameters of a communication time-delayed micro-grid (MG) system with electric vehicle (EV) via a simple analytical approach known as Weighted Geometrical Center (WGC). This method aims to calculate the WGC point of the stability regions obtained by stability boundary locus method in PI controller parameters space. The WGC points of the stability regions for the time-delayed MG ensure a good dynamic performance. Therefore, the study investigates the system frequency responses for WGC points of computed stability regions for different participation factors of EVs and time delay values. The performance of designed controller parameters by WGC method is compared with Ziegler-Nichols (Z-N) based controller parameters.
  • Öğe
    The effect of graphene nanoplatelets on technical properties of micro- and nano-sized TiO2 matrix: a comparative research study on electrical and optical characteristics
    (Springer, 2020) Güler, Ömer; Ayhan, Hakan; Başgöz, Öyküm; Başgöz, Öyküm; Yavuz, Çağdaş; Albayrak, Muhammet Gökhan; Evin, Ertan; Safa, Hasan; Ibrahim S. Yahia
    In this study, titanium dioxide (TiO2)-based graphene nanoplatelets (GNPs)-reinforced composite materials were produced and the electrical and optical properties of the composite materials were investigated. Graphene, which was used as a reinforcing material, was produced by using liquid-phase exfoliation method. While the TiO2 used as matrix material was commercially available for the first group of samples, it was produced by using the sol–gel method for the second group of the samples. Different rates of graphene were added to the TiO2 powders which were commercially available and produced by using sol–gel method. GNPs used as a reinforcing material were subjected to TEM analysis. The resulting composite materials were structurally examined in SEM and XRD. Then, the changes in electrical conductivity of these composites under the impact of temperature were measured. UV–Vis spectrometers of the samples were taken and their optical properties were determined. When temperature-based electrical examination of the produced composite materials was performed, an increase was observed on the electrical conductivity values in both groups of samples as a result of addition of the reinforcing element. In addition, TiO2-containing composites produced by using sol–gel method had lower electrical conductivity comparing with commercially purchased TiO2-containing composites especially at high temperatures. In the optical measurements, it was observed that there was an increase in the optical bandgap energy range values with GNPs reinforcement but a decrease in the reflectance values.
  • Öğe
    Efficiency of an agrotextile surface structure possessing fertilizer and water management coupled with mulching property in romaine lettuce growth trials
    (Taylor & Francis, 2020) Okyay, Gamze; Karagöz, Sultan; Ulaş, Abdullah; Özen, İlhan
    The aim of this work was to reveal the potential use of an innovative agrotextile structure for sustainable development in agriculture. Pursuing this goal, an agrotextile structure was generated which was called controlled release fertilizer due to having an efficient fertilizer management. This structure had also water absorption/retention and mulching properties. In order to examine its efficacy in agricultural practices, the agrotextile structure was utilized in the lettuce growth trials in addition to traditional fertilizer usage by applying different irrigation regimes (100% and 50%). Afterwards, plant growth was studied in terms of agronomical, physiological, chemical, and root morphological properties by harvesting the plants in three periods. The best results were obtained with the agrotextile structure (controlled release fertilizer) at the second harvest and with the traditional fertilizer at the last harvest when 100% irrigation regime was applied. Besides, the developed agrotextile structure was determined to function better than the traditional fertilizer usage even when the irrigation water was reduced.
  • Öğe
    Ham ve modifiye diatomit içeren polipropilen dokusuz yüzeylerin boyanabilirliği
    (TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası (UCTEA Chamber of Textile Engineers), 2021) Özen, İlhan; Okyay, Gamze; Şahin, Ruziye
    Bu çalışmada diatomit katkılandırılmış polipropilen dokusuz yüzeyler eriyik üfleme tekniği ile üretilmiş ve bu yüzeylerin morfoloji, termal ve boyanabilirlik özellikleri incelenmiştir. Polipropilenin boyanabilirliğini artırmak amacı ile amorf silika olan diatomit minerali, polipropilen içerisine eriyik fazında ilave edilmiştir. Polipropilen ile diatomit arasındaki uyumu iyileştirmek için diatomit florokarbonla kaplanmıştır. Aynı amaç doğrultusunda maleik anhidrit aşılanmış polipropilen, uyumlaştırıcı olarak kullanılmıştır. Üretilen dokusuz yüzeyler iki farklı dispersiyon boyarmaddesi (Setapers Red P2G ve Setapers Blue TFBL-NEW) kullanılarak iki farklı koyulukta (%0,5 ve %1,5) ve üç farklı sıcaklıkta (110ºC, 120ºC ve 130ºC) boyanmıştır. Her bir boyama koşulu altında diatomit içermeyen polipropilen dokusuz yüzeyi standart olarak ele alınmış, numunelerin CIELAB (L*, a*, b*, C*) ve K/S değerleri bulunmuş ve elde edilen renk özellikleri ve renk verimleri değerlendirilmiştir. Özellikle öğütülmüş ve kaplanmamış diatomit kullanılarak üretilen polipropilen dokusuz yüzeylerin boyanabilirliği önemli derecede iyileşmiştir. Optimum boyama sıcaklığı ise 120oC olarak tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Comparative evaluation of some comfort properties of denim fabrics including dual-cvore yarns containing wool and elastane yarn
    (Taylor & Francis, 2021) Türksoy, Hüseyin Gazi; Yıldırım, Nida; Ertek Avcı, Münevver
    The ability of being preferable in many styles has made denim fabric essential product of wardrobe. However, denim fabrics have disadvantages such as insufficient insulation, cooler sensations and liquid transfer restricting its use in cold weather due to its’ raw material and structure. In this study, dual-core weft yarn containing wool yarn as the first core and elastane filaments as the second core was used in denim production in order to improve the mentioned functional properties and provide better thermal comfort properties, especially during cold weather. The performances of fabric from dual-core weft yarns containing wool/elastane (WDC) have been examined comparatively with equivalent core-spun containing elastane (C) and dualcore weft yarns containing T400/elastane (T DC). It was concluded that fabrics with WDC weft yarns have lower thickness, water vapor permeability and higher elasticity, air permeability values when it was compared with other fabric types, which contain C and TDC weft yarns.
  • Öğe
    Optimization of coating process parameters for color difference after abrasion of denim fabrics by using Taguchi method
    (Tekstil Mühendisleri Odası, 2019) Türksoy, Hüseyin Gazi; Üstüntağ, Sümeyye; Ertek Avcı, Münevver
    The study presents an investigation on the optimizing of various coating process parameters for color difference after abrasi on of denim fabrics by using Taguchi method. The parameters elected for optimization are squeeze pressure, viscsity of coating fluid, fabric passing speed, drying temperature and weft density. An L27 (35) orthogonal array wasch sen as experimental plan. In the evaluations with Taguchi Method, analyses of the signal to noise ratio (S /N) and variance (ANOV A) were used . It was found that the mo st effective input parameter for color difference is drying temperature. Also , the satisfying combination for minimum color difference was determined as 17 picks/cm weft density, 120°C drying temperature, 30 dPa.s viscosity, 5 bar queeze pressure, 10 m/min fabric passin speed.