Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Nefret Söylemi Üzerinden Ötekileştirme: Twitter’da Mültecilere Yönelik Nefret Tipolojisi Analizi
    (Akdeniz Üniversitesi, Aralık 2021) Alikılıç, Özlem; Gökaliler, Ebru; Alikılıç, İnanç
    2010 yılından bu yana Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle ülkelerinden göç eden halk için Türkiye önemli bir göç merkezi haline gelirken, yaşanan bu kaos ve mülteci krizi sonucunda Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de mülteci sorunu nefret söyleminin merkezine yerleşmiştir. Mülteciler ve yaşadıkları sorunlarla ilgili çevrimiçi ortamlarda üretilen içerikler, kullanılan dil mültecilere yönelik oluşan nefret söyleminin daha güçlenmesine sebep olmaktadır. Çalışmada Türkiye’de Suriyelilerle ilgili çevrimiçi paylaşımların nefret unsurları taşıyıp taşımadığı, ayrımcı söylem stratejileri temelinde sınıflandırılarak araştırılmıştır. Türkiye’deki Twitter kullanıcılarının Türkçe içerikleri üzerinden gerçekleştirilen bu araştırmada, #suriyeli”, “#mülteci”, “#suriyelimülteci”, “#suriyelileriistemiyoruz” ve “#suriyelilerdefolsun” hashtaglerinin altına yapılan 4.217 adet tweet incelenmiş ve mültecilere geliştirilen söylemlerin daha çok hangi ayrımcı söylem stratejileri tipolojileri altında toplandığı keşfedilmeye çalışılmıştır. Çalışmada olumsuz söylemlerin ötekileştirici ve kışkırtıcı bir arka planı olduğu, Twitter kullanıcılarının söylemlerinin sertleşip hakaret boyutuna vardığı, mültecilere yönelik nefret ve düşmanlık söylemlerinin kolektif olarak kamusal eleştiriler çerçevesinde toplandığını söylemek mümkündür.
  • Öğe
    Popular Culture in Nigeria: The Case Study of Nigerian Music Industry
    (Kastamonu Üniversitesi, 2020) Kolo, Bilal Rabiu; Yağbasan, Mustafa
    Popüler kültür sarmalında; farklı, görkemli ve bağımlılık yartan coşkuların ortaya çıktığı bir süreç yaşanmaktadır. Çevrimiçi yaşam ise küresel kültürün dünya genelinde yaygınlaşmasını kolay hale getirerek, dünyayı sarmalayan yeknesak bir toplumun ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Böylelikle popüler kültür, dünya toplumlarının tümüne sirayet etmiştir. Süphesiz, popüler kültür daha ziyade gençler üzerinde etkili olmakta ve toplumsal gelişmeyi engelleyen bazı olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu kültürün aynı şeklide pek çok bireyin hayatını menfi yönde etkilediği ve toplumsal yaşama da doğrudan yansıdığı söylenbilir. Buna rağmen popüler kültür ürünlerinin hızla tüketilmeye devam edildiği gözlemlenmektedir. Pek çok araştırmacı ise bu girift sorunun açıklamasına çaba sarfetmektedir. Frankfurt Düşünce Okulu’nun bu anlamdaki tespitleri de kuşkusuz dikkat çekmektedir. Okul, bu kültürün; insanları kontrol altına almak, kapitalizme hizmet etmek ve hâkimiyetinin süreğenliğini sağlamak amacıyla bilinçli olarak planlandığına vurgu yapmaktadır. Popüler kültür ürünlerinin üretiminin reel amacını çözmeyi merkeze alan bu felsefe, bu çalışmanın teorik çerçevesini oluşturmaktadır. Frankfurt Okuluna göre popüler kültür, kapitalizmin istikrarını ve devamlılığını sağlamak üzere kültür endüstrisi tarafından üretilen kültürdür. Çalışmanın temel gayesi Nijerya’daki müzik endüstrisi özelinde popüler kültürü tanıtmaktır. Böylece müzik endüstrisinin Nijerya toplumunu nasıl etkilediğine dair genel bir yaklaşım ortaya konulacaktır. Çalşımaya bu kültürünün tanımlanmasıyla başlanmış ve ardından Nijerya demografisi hakkında bilgiler verilerek toplumun; popüler kültür ve müzik ürünleri marifetiyle nasıl etkilendiği ve yozlaştığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    Geç Modern Zamanda Parrhesia ve Kahramanlık Üzerine Bir Değerlendirme
    (International Balkan University, Ekim 2020) Karabulut, Aydın
    Günümüzün hızlanım dünyasında anlamlar ve yaşam tarzları arasındaki çizgi gittikçe daha da bulanıklaşmıştır. Sınırlar, değerler birçok alanda, gün geçtikçe daha çok silinmektedir. Birey artık kendi olma cesaretini de yitirerek yalnızca ‘an’ı deneyimlemektedir. Teknoloji elbette bu değer yitimini katalize etmektedir ve gittikçe daha az sorgulayan otomat bireylerin varlığı daha çok hissedilmektedir. Bu homojen çoğullaşmada özgül kütle gittikçe azalarak, değer üreten büyük gölgeler, yeryüzünden çekilerek yerini bu son zamanın “son insan”ına bırakmaktadır. Günümüzde birçok değerin yanı sıra bilhassa sözün ve onu söyleme cesaretinin de yitimine şahit olunmaktadır. Doğruyu söylemek, açık sözlü olmak mantıksal kapılardan artık kolaylıkla geçememekte, bu da güvenin ve hakikatin toplumsal yıkılışına sebep olabilmektedir. Bu bağlamda günümüzde hakikati açık sözlülükle söylemek artık daha nadir görülmektedir. Kitlesel güvensizliğin artık bir norm olması, dostlukları ve ilişkileri deforme etmektedir. Hakikatin ifşa edil(e)memesi insanın, anlamının gün geçtikçe daha çok kaybolmasına sebep olmaktadır. Karakter aşınmasına sebep olan bu decadence durum tarihsel olarak insanın yitimine direnen muhkem kalelerin de erozyonuna sebep olmaktadır. Zira toplum belirli sözleşmelerle tahkim edilmiştir. Bu sözleşmelerin temelinde güven duygusu ve özgürlük yatmaktadır. Bilindiği üzere özgürlük Kant’ta aklın kategorilerinden biridir. Bu minvalden bakılırsa parrhesia’nın yokluğu, teorik açıdan aklın ilerleyişinin de sekteye uğratılmasıdır. Bu açıdan çalışmada, eski bir soyluluk olan parrhesia kavramı, insanın kendi hatasından dolayı düşmüş olduğu bunalımdan, çökkünlükten kurtulması için bir umut olarak düşünülmüştür. Zira insan yalnızca, durgun suda olduğu gibi, berrak sözlerde kendini ve dahi ötekini görebilir. Bu çalışma, günümüz geç modern insan topolojisi göz önünde tutularak, parrhesia’yı etik insanın varoluşu açısından değerlendirmektedir. Bu açıdan çalışma Nietzsche’nin üstinsan, amorfati, cesaret, dostluk terminolojisini kullanarak, Foucault’nun çeşitli kitaplarında defaatle zikredilen parrhesia kavramını beraber tartışmayı amaçlamaktadır.
  • Öğe
    Pozitivizm ve postpozitivizm
    (Malatya Turgut Özal Üniversitesi, 30 Aralık 2021)
    Nicel araştırmanın şekillenmesinde pozitivizm öncü paradigma olarak karşımıza çıkmaktadır. Araştırma geleneğinde deney ve gözlemin, buna bağlı olarak ortaya çıkan tek gerçeğin bilimin gelişimine katkı sağlayacağı ve mutlak olanın değişmeyeceği kabul edilmekteydi. Araştırmacının araştırma sürecine etki edebileceği, sosyal olgu ve olayların sadece sayılar ile tasvir edilmesinin mümkün olamayabileceğinin anlaşılması ile birlikte pozitivist paradigmadan postpozitivist paradigmaya bir dönüşüm gerçekleşmiştir. Bu derlemede pozitivizmin ortaya çıkışı, şekillenmesi, paradigmaya gelen eleştiriler, postmodernizm bağlamında postpozitivizm düşüncesine geçiş süreci ayrıntılı olarak irdelenmiştir.
  • Öğe
    Kültürlerarası Çalışmalarda Yöntemler, Yaklaşımlar ve Kuramlar Üzerine Genel Bir Değerlendirme
    (Karadeniz Teknik Üniversitesi, Aralık 2020) Altunbey, Tuba; Yağbasan, Mustafa
    İnsanoğlu artık teknolojik gelişmelerin hızla evirildiği ve dönüştüğü bir dünyada yaşamaktadır. ‘Dijitalizim’ olarak adlandırılan bu dönüşümün son çeyrek yüzyılda; teknolojik, ekonomik ve diğer alanlarda sağladığı imkânlar bir taraftan ülkelerarası etkileşimi artırırken diğer taraftan sınırları sıvılaştırmakta, ortadan kaldırmakta veya yok etmektedir. Adeta küresel bir köy haline dönüşen dünyada kültürler de doğal olarak bir etkileşim içerisine girmekte ve dil de dâhil olmak üzere kültürle ilintili pek çok unsuru mutasyona ve yozlaşmaya uğratabilmektedir. Küresel hegemonik güçlerin lehine işleyen bu süreçte değişimin galibinin okzidantal, mağdurunun ise hiç şüphesiz oryantalist coğrafya olduğunu söylemek mümkün görünmektedir. Ancak dünyayı sarmalayan, ırakları yakın kılan ve farklı coğrafyalardaki kültürleri bir araya getiren bu zorunluluk hali, tabii olarak insanların birbirlerini kültürel anlamda anlama ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır. ‘Kültürel Esperanto’ şeklinde de tanımlanabilecek bu oluşumun bir sonucu olarak, kültürlerarası iletişimin müstakil bir disiplin olarak ortaya çıktığını söylemek mümkün görünmektedir. Ancak ampirik ve kuramsal çalışmaların sınırlılığı henüz emekleme periyodunda bulunan söz konusu bu alan yazınının beklenilen düzeyde olmadığını göstermektedir. Bu temel felsefeden hareketle bu çalışmada kültürlerarası iletişim disiplini; tarihi, yöntemleri, yaklaşımları ve kuramları açısından kısa değerlendirilmeye tabi tutulmuştur.
  • Öğe
    Siyasal Krizlerde Dijital Platformların ve Söylemlerin Ortak Bilinç Oluşturmadaki Rolü
    (Mutlu Türkmen, Aralık 2020) Yağbasan, Mustafa; Yayan, Taha
    Toplumsal hareketler kuşkusuz ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek eylemlerdir ve ortaya çıkışlarındaki temel dayanak noktaları kestirilemediğinden bir karşı refleks geliştirilememesine de neden olabilmektedir. Bu bağlamda günümüzde bu tür toplumsal krizlere 21. yüzyılın teknolojik, sosyolojik ve psikolojik yapılarına göre çözüm aranmaktadır. Teknolojinin hızlı devinimi; bilginin işleyiş ve erişim hızını kısaltmakta, etkili kılmakta ve toplumlarda teknolojiye bağlı çok yönlü değişimlere neden olabilmektedir. Bu nedenle devletlerin bu tür toplumsal krizlerde sözel iletişim kanallarını, değişen sosyolojik ve psikolojik bulgulara dayalı olarak revize etmesini zorunlu kılmaktadır. Diğer bir anlatımla; 21. yüzyılın toplumsal hareketleri ağ/bilişim tabanlı seyreden gelişmelere dayalıdır ve bu gelişmeler ağlardaki söylemlerin eklektik bir hal almasına neden olmaktadır. Bu açıdan iletişim kanallarını elinde bulunduran siyasal iktidarların yanı sıra diğer kamu erklerinin ve kanaat önderlerinin toplumsal krizlerdeki tutumları ve refleksleri önem arz etmektedir. Dolaysıyla klasik yaklaşımlardan ziyade öncekilerin ve öncüllerin belirlenmesi ve yeni yaklaşımların göz önüne alınarak söz konusu bu tür krizlere günün koşullarına uygun çözümler geliştirilmesi gerekmektedir. Bu temel düzlemden hareketle yürütülen ve Fırat Üniversitesi öğrencileri özelinde bir survey (anket) uygulaması ile desteklenen çalışmada elde edilen verilere göre; söylemlerin, ortak bilinç inşasında etkin bir rolünün olduğu ve toplumsal hareketlerde kullanım işlevinin bulunduğu belirlenmiştir.
  • Öğe
    Kendi olma serüveninin ontik sancısı: Çirkin Ördek Yavrusu
    (Hüzeyfe Süleyman Arslan, 2020) Karabulut, Aydın
    Günümüzde beğeni denilince akla ilk gelen genellikle görsel beğenidir. Zira yaşanılan yüzyıl imajın ve görsel beğeninin hüküm sürdüğü yüzyıldır. Varlıklarını uzlette sürdüren bireylerin ve imajların çoğaldığı bir çağdır bu... Bu açıdan bakıldığında insan; dışlanma, kendisi olma, yalnızlaşma, ötekileşme gibi birtakım aşamalardan geçerek kendi benliğini oluşturmaktadır. Bu çalışmada “Çirkin Ördek Yavrusu” masalı da özellikle güzelliğin saplantılı bir değer olarak yüceltilmesi, toplumca onaylanmayan fiziksel görüntünün dışlanması, farklılık arayışları ve taleplerinin etkili biçimde bastırılması, kişinin kendisi olma mücadelesinin akamete uğratılması, kitlesel ve topluluk aidiyetinin kutsanması ve benzerliğin ürettiği şiddet, vb. bakımlardan irdelenmektedir. Ayrıca bu çalışmada ele alınan masal, Nietzsche’nin defaatle üzerinde durduğu trajik yaşama da örnek teşkil etmektedir. Nietzsche’ye göre, yaşamın trajik hali ve onun üstesinden gelinmesi amor fati ve üstinsan imgesiyle ancak mümkündür. Bu açıdan Çirkin Ördek Yavrusu için bir ideal olan kuğular masalda üstinsana gönderme olarak düşünülmüştür. Masal Nietzsche’nin geliştirdiği üstinsan, amor fati ve trajik yaşam kavramları etrafında da tartışılmıştır. Çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır.
  • Öğe
    Using R Studio in intermedia agenda-setting studies: computerizing cross-lagged correlation using Rozelle-Campbell baseline
    (Marmara Üniversitesi, 2020) Alikılıç, İnanç; Alikılıç, Özlem
    Today, the importance of reproducible and transparent research has been increased along with the use of large data sets in a multinational environment. Researchers using intermedia agenda-setting theory have also affected this trend by conducting studies using big data and social media data. The Rozelle-Campbell formula is widely used by such researchers to investigate media effects and their direction. "R" is a general purpose statistical software package used in many fields of research. It is licensed for a free and an open-source software. There are many researchers have released applications for general use in "R" after they have been introduced into the literature. The authors have written this informative paper as a reference text for users of R in communication studies. Our primary purpose is to provide users an easy way to learn how to perform using R and R Studio analysis to use in intermedia agenda-setting, without having to navigate through the extensive, and excessive documentation. Another purpose of this study is to simplify and to reduce analyzing steps in complex cross-lagged correlations (synchronous correlations, cross-lagged correlations and autocorrelations) and Rozelle-Campbell Baseline analysis. On the other hand, neither do we claim to provide the most convenient solution for the researchers. We have tried to provide asimple approach which is easily understandable for those with an understanding of statistics. We anticipate that this tool "R" will be particularly useful for intermediate users, who need or want to conduct their studies when retrieving from the big data. In addition, this article will encourage researchers to improve their analytic abilities, by providing a brief manual and tested examples. Following the existing literature, this study re-tests the results of previous four intermedia agenda-settings studies, which had been previously analyzed by SPSS Software Program or Microsoft Excel. The present study's data analysis 100% has matched with original studies. The results suggest that researchers can use this R Studio scripts to conduct their intermedia agenda-setting analysis.
  • Öğe
    New additions to Turkish mycota from Ankara, Balikesir, and Kutahya provinces
    (TÜBİTAK, 2021) Altuntaş, Deniz; Bozok, Fuat; Taşkın, Hatıra; Kabaktepe, Şanlı; Allı, Hakan; Akata, Ilgaz
    The current research was conducted on the fungal materials collected from Ankara, Balikesir, and Kutahya provinces between 2015 and 2019. As a result of the field and laboratory studies, Conocybe dentatomarginata, Entoloma lampropus, Lactarius lilacinus, Otidea nannfeldtii and Sarcopeziza sicula are reported for the first time from Turkey based on macro- and micromorphological studies and internal transcribed spacer (ITS) rDNA-based molecular phylogeny. Descriptions of new records are provided together with photos showing their macro and micro-morphology.