Uluslararası İşletme Yönetimi Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Asymmetric Relationship Between Environmental Protection Expenditures and Economic Growth: Panel Causality Findings From Selected OECD Countries(2023) Konat, GökhanIn this study, the causality relationship between environmental protection expenditures and economic growth is investigated for 13 selected OECD countries using the annual data set covering the period 1995-2019. First of all, the unit root test of the variables was carried out. The symmetric relationship for series found to be stationary at level values was investigated by Kónya (2006) bootstrap panel causality test. The asymmetrical relationship was carried out with the test applied by Yılancı and Aydın (2017) based on the tests of Granger and Yoon (2002) and Kónya (2006). According to the results of symmetric causality, a bidirectional relationship was found for Slovenia. A one-way relationship was found from environmental protection expenditures to the economic growth variable for Spain and Switzerland, and from the economic growth variable to environmental protection expenditures for Austria. It is seen that there are hidden relations for the Netherlands and Spain from the economic growth variable to the environmental protection expenditures for positive shocks, for France and Norway from the environmental protection expenditures to the economic growth variable for the negative shocks, and for the Czech Republic and Denmark from the economic growth variable to the environmental protection expenditures for the negative shocksÖğe ABD için Yenilenebilir ve Yenilenemez Enerji Tüketimi Durağanlık Sınaması: FourierTestlerden Kanıtlar(Politik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, 30 Haziran 2021) Fendoğlu, EdaEnerji, ekonomik faaliyet ve endüstriyel gelişme için itici bir güçtür. Yenilenebilir ve yenilenemez enerji tüketiminin durağanlığının birlikte araştırılması, enerji ekonomisinde önemli bir araştırma dalı haline gelmiştir. Yenilenebilir ve yenilenemez enerji tüketimine yönelik şokların geçici veya kalıcı etkileri olup olmadığını birlikte araştıran çalışma ise literatürde çok fazla bulunmamaktadır. Bu bağlamda, bu çalışmada ABD için yenilenebilir (Nükleer elektrik, Hidroelektrik güç tüketimi, Jeotermal Enerji ve Biyokütle Enerjisi) ve yenilenemez (Kömür, Doğal Gaz, Petrol) enerji tüketiminin durağanlığı sınanmak istenmektedir. Bu amaçla Christopoulos ve Leon Ledesma (2010) tarafından literatüre kazandırılan Fourier temelli birim kök testleri kullanılmıştır. 1960-2020 dönemini kapsayan yenilenebilir ve yenilenemez enerji tüketimi yıllık verilerine ABD Enerji Bilgi İdaresi (EIA) resmi veri tabanından ulaşılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre ABD’nin hem yenilenebilir hem de yenilenemeyen enerji tüketiminin durağan olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Sadece doğrusal olmama durumunu dikkate alan test için petrol tüketiminin %10 düzeyinde durağan olduğu görülmektedir.Öğe Türkiye’de Finansal Gelişme Ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki: Fourier Testlerden Kanıtlar(25 Eylül 2021) Fendoğlu, EdaHükümetler ülkelerindeki finans sisteminin gelişimi için uyguladıkları politikalar ile ekonomik büyümenin arttırılmasını hedeflemektedirler. Bu nedenle özellikle 1980’li yıllardan günümüze kadar finansal gelişme ve ekonomik büyüme arasındaki temel ilişki literatürde geniş bir yer almıştır. Bu bağlamda bu çalışmada, 1960-2017 dönemini kapsayan yıllık veri seti kullanılarak Türkiye için ekonomik büyüme ve finansal gelişme arasındaki ilişki ortaya çıkarılmak istenmektedir. Bu amaçla Dünya Bankası resmi veri tabanından elde edilen veriler ile gayri safi yurtiçi hâsıla (GSYİH) serisi ile mevduat bankalarının varlıklarının GSYİH'ye oranı (FD) serisi kullanılarak analizler gerçekleştirilmiştir. Öncelikle değişkenlerin birim kök içerip içermediğinin araştırılması Christopoulos ve Leon-Ledesma (2010) Fourier birim kök sınaması ile incelenmiştir. Fark durağan bulunan seriler için uzun dönemli eşbütünleşme ilişkisi Banerjee vd. (2017) tarafından literatüre kazandırılan Fourier Otoregresif Gecikmesi Dağıtılmış (FADL) eşbütünleşme analizi ile incelenmiş ve değişkenler arasında uzun dönemli bir ilişki olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Değişkenler arasındaki nedensel ilişkiyi ortaya çıkarmak adına yine Fourier temelli Nazlıoğlu vd. (2016) tarafından önerilen nedensellik testi uygulanmıştır. Değişkenler arasında tek yönlü bir nedensellik ilişkisi mevcut olup finansal gelişme serisinin ekonomik büyümenin nedeni olduğu sonucu tespit edilmiştir.Öğe Brics-T Ülkelerinin Nüfus Artış Hızı İle Kalkınma İlişkisi: Yapısal Kırılmalı Eşbütünleşme Analizi(8 Kasım 2021) Konat, Gökhan; Fendoğlu, EdaDünya nüfusu özellikle 1950’li yıllardan sonra hızla artmaya başlamıştır. Nüfus artışında doğum, ölüm oranları ve göç oranları temel itici güçlerdir. Nüfus artışı, ülkenin ekonomik kalkınmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Nüfus artış hızının ekonomik kalkınma üzerindeki etkisi, tartışmalı ampirik çalışmaların konusu olmuştur. Araştırmacılar, nüfus artışının ekonomik kalkınma üzerinde pozitif etkisi olabileceği gibi negatif etkilerinin de olabileceğini savunmuşlardır. BRICS-T (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ve Türkiye) ülke grubu, son yıllarda yüksek büyüme hızı, artan ihracatı ve milli geliri, bol doğal kaynakları, jeopolitik konumu, lojistik olanakları ve gelişme potansiyeli olan ülkelere ev sahipliği yapması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada dünya nüfusunun neredeyse yarısına sahip olan ve yükselen ekonomileri ile dikkat çeken BRICS-T ülkeleri için kalkınma ve nüfus artış hızı arasındaki ilişki araştırılmaktadır. Bu amaçla Birleşmiş Milletler Geliştirme Programı resmi veri tabanından insani gelişme endeksi verisi ile Dünya Bankası resmi veri tabanından yıllık nüfus artış hızı verisi kullanılmış olup 1990-2019 dönemini kapsamaktadır. Çoklu yapısal kırılmaları dikkate alan panel veri analiz yöntemlerinden faydalanılmıştır. Bunun için öncelikle iki değişkene 5 yapısal kırılmaya kadar izin veren Carrion-i Silvestre vd. (2005) tarafından önerilen kırılmalı panel birim kök testi uygulanmıştır. Ardından yapısal kırılmaları dikkate alan ve Banerjee ve Carrion-i Silvestre (2015) tarafından literatüre kazandırılan yapısal kırılmalı panel eşbütünleşme analizi gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar neticesinde iki değişken arasında uzun dönemli bir ilişkinin olduğu görülmektedir.Öğe Covid-19 Pandemisi Bağlamında Sağlık Hizmeti Sunan Örgütlerde Kriz Yönetimi Yaklaşımları: Kıyaslamalar Ve Bir Model Önerisi(Kubilay Özyer, 19 Eylül 2020) Akyüz, MüslümeCovid?19 Dünyanın tamamında insanları etkileyen bir sağlık krizi olarak karşımıza çıkmıştır. Hastalık 2019 yılının Aralık ayında teyit edilmiş, vaka sayısının hızla artmasıyla birlikte Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi kategorisine alınmıştır. Covid-19 virüsünün yayılmasını azaltmaya yönelik Dünya Sağlık Örgütünün tavsiyeleri ve bilim insanlarının yönlendirmeleri ile çeşitli önlemler alınsa da Temmuz 2020 sonu itibarıyla dünya genelinde toplam 677.751 kişi hayatını kaybetmiştir. Pandemi süreci içeriği ve beraberinde gelen belirsizlikler itibarıyla insanlığın yaşadığı hiçbir döneme benzememektedir. Gelişmeler tüm Dünyayı derinden etkilemekte ve “Yeni Dünya düzeni” tartışmalarının gölgesinde Dünya öngörülemeyen bir süreci yaşamaktadır. Pandemi gibi büyük krizler büyük çaplı davranış değişikliklerini gerektirir, bu nedenle bireylere, örgütlere ve toplumlara önemli sorumluluklar yükler. Süreçte pandeminin olumsuz etkilerini en aza indirmek, bireylere rehberlik yapmak ve ortaya çıkan krizi doğru yönetmek üzere gerek ulusal gerekse uluslararası örgütlere önemli görevler düşmektedir. Çalışmada Dünya Sağlık Örgütü örnekleminde sağlık hizmeti sunan örgütlerin kriz yönetiminde benimsemiş oldukları mevcut anlayışın irdelenerek Covid 19 ile ortaya çıkan krizle mücadele sürecinde sağlık örgütlerinin de uygulanabileceği bir eylem planının önerilmesi amaçlanmıştır. Amaca yönelik olarak sorunsala ilişkin tartışmalar, ilgili yerli ve yabancı güncel literatür taranarak sistematik bir yaklaşım ekseninde ayrıntılı bir şekilde çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması araştırması yaklaşımı benimsenmiştir. Çalışma ile Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel sağlık politikalarına yön verme iddiasında olan uluslararası bir örgütün, bütün insanlığı en temel açıdan – yaşam hakkı – ilgilendiren Covid-19 krizini, yeterli iletişimin olmaması, uluslar üstü koordinasyon mekanizmalarındaki eksiklikler gibi nedenlerle doğru yönetemediği ve krizin boyutlarının daha da büyüdüğü sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Türkiye’de Eğitim ve Sağlık Harcamaları ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki: Fourier Yaklaşımı(İrfan Ersin, 27 Temmuz 2021) Canpolat Gökçe, Esra; Fendoğlu, EdaBeşerî sermayenin en önemli belirleyici faktörleri arasında bulunanlardan biri eğitim diğeri de sağlıktır. Eğitime ve sağlığa yapılan harcamalar beşeri sermayenin kalitesini yükseltmektedir. Literatürde eğitim ve sağlık harcamaları ile ekonomik büyüme/kalkınma arasındaki ilişkiyi inceleyen birçok çalışma bulunmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada, Türkiye için ekonomik büyüme ile sağlık ve eğitim harcamaları arasındaki ilişki 2006Q1-2021Q1 dönemi için çeyreklik veriler kullanılarak sınanmıştır. Değişkenlerin durağanlıkları Bozoklu vd. (2020) tarafından önerilen kesirli frekanslı Fourier birim kök testi kullanılarak sınanmış ve değişkenlerin farklı derecelerden durağan olmaları sebebiyle Yılancı vd.(2020) tarafından önerilen Fourier ARDL yaklaşımı kullanılmıştır. Analizden elde edilen ampirik bulgulara göre Türkiye için ele alınan dönemde ekonomik büyüme ile eğitim ve sağlık harcamaları değişkenleri arasında uzun dönemli bir ilişkinin olmadığı sonucuna varılmıştır.Öğe Ar-Ge Harcamaları ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki: Seçilmiş Yeni Sanayileşen Ülkelerde Panel Veri Analizi(Karadeniz Yazarlar ve Şairler Derneği, 13 Eylül 2021) Polat, Mehmet Ali; Fendoğlu, EdaDünya ekonomisinde meydana gelen gelişmeler ve ülkeler arasında artan rekabet ile birlikte, ekonomik büyümenin belirleyicileri değişikliğe uğramıştır. Bu bağlamda, 1980 sonrası dönemde, dünya ekonomisinde artan küresel rekabete bağlı olarak teknolojik yenilik olgusu önem kazanmış, teknolojik yeniliği ortaya çıkaran ve ekonomik büyümenin itici gücü olarak değerlendirilen araştırma geliştirme (Ar&Ge) faaliyetlerine verilen önem artmıştır. Çalışmada; Ar&Ge harcamaları ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla seçilmiş yeni sanayileşen ülkelerde (Newly Industrialized Countries: NIC Countries: Güney Afrika, Meksika, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland ve Türkiye) 1996-2019 dönemine ait Ar&Ge harcamaları ( , Milyon Dolar), Ar&Ge alanında çalışan araştırmacı sayısı ( , 1000 000 kişi başına düşen) ve ülkelerin toplam faktör verimliliği (TFV) yıllık verileri Panel Veri Analizi Yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Toplam Faktör Verimliliği verileri PWT (2020)’den ve diğer veriler World Bank (2020a, 2020b, 2020c, 2020d)’den alınmıştır. ARGEHAR verileri; Ar&Ge harcamalarının GSYH’ye oranı ve GSYH verileri kullanılarak tarafımızdan elde edilmiştir. ARGEHAR verileri 1996 yılından başladığı için çalışma 1996-2019 dönemi verileri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Analiz döneminde yer alan 2008 Küresel Ekonomik Krizi de kukla değişkenle analize dâhil edilmiştir. Korelasyon analizinde; NIC ülkelerinde Ar&Ge harcamaları ve Ar&Ge alanında çalışan araştırmacı sayıları ile ekonomik büyüme ve toplam faktör verimliliği arasında pozitif korelasyonların olduğu görülmüştür. Ekonomik büyüme ile olan korelasyonlar daha güçlü iken, toplam faktör verimliliği ile olanlar daha düşük çıkmıştır.Öğe Satın alma öncesi ağızdan ağıza tüketici iletişimi(Turgut Özal Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri, 26 Eylül 2020)Ürün çeşitlerindeki yoğunluk, tüketicilerin, isteğe bağlı harcanabilir gelirlerinin, kredi kartları ile finanse edilebilir olması, insanları daha fazla satın almaya yöneltmiştir. Ancak çoğu zaman, tüketicilerin, yüksek kalitedeki ürün veya hizmetten bile endişe duymaları ve emin olamamaları, ürünler hakkında olumlu, güvenilir ve dürüst bir değerlendirmeye ihtiyaç duymalarına sebep olmuştur. Günümüz tüketicileri, satın aldıkları ve satın almaya niyetli oldukları her şey hakkında daha dikkatli ve meraklı hale gelmişlerdir. Fiyata duyarlı tüketicilerin ucuzdan daha da ucuzunu bulabilme çabaları yanında ürün risklerinin şüphe oluşturacak biçimde yüzeye çıkmasıyla tüketicilerin farkındalık düzeyleri artmıştır. Bu artış, tüketicilerin, bilgi toplama ve paylaşma eğilimlerini de artırmıştır. Satın alma öncesi, bilgi toplama ve paylaşmaya konu olan ağızdan ağıza iletişim, tüketiciler arasındaki en önemli iletişim kaynağı olduğu gibi pazarlama faaliyetlerinde her zaman öne çıkan bir etkiye sahip olmuştur.Bu çalışma ile tüketicilerin, ağızdan ağıza iletişim yoluyla satın alma öncesi, bilgi toplama ve paylaşma davranışlarının, demografik değişkenlere göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada belirli bir tüketici grubu yerine rastgele seçilmiş katılımcılara ait veriler kullanılmıştır. Tesadüfi örnekleme yöntemi ile araştırmada kullanılan veriler, 2019 yılında Malatya ili merkez ilçesinde yaşayan 322 haneden 864 hane halkı ile yüz yüze anket ile elde edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda 447 anket formunun analizler için uygun olduğu belirlenmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Satın alma öncesi ağızdan ağıza iletişim davranışlarını belirlemeye yönelik anket formu” kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS (statistical package for social sciences) for Windows 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü anova testi (posthoc=scheffe) kullanılmıştır. Ağızdan ağıza tüketici iletişimi ölçeğindeki 10 maddenin güvenirliğini hesaplamak için iç tutarlılık katsayısı olan “Cronbach Alpha” hesaplanmıştır. Ölçeğin genel güvenirliği alpha=0.827 olarak çok yüksek bulunmuştur. Ölçeğin yapı geçerliliğinin ortaya koymak için açıklayıcı (açımlayıcı) faktör analizi yöntemi uygulanmıştır. Yapılan Bartlett testi sonucunda (p=0.000<0.05) faktör analizine alınan değişkenler arasında ilişkinin olduğu bu çalışmada sunulmuştur.Öğe Evaluation of Marketing Components of Organic Cosmetics in terms of Sociodemographic Composition of Women Consumers(19 Ağustos 2021)The study aims to examine the evaluations of female consumers in terms of the socio-demographic variables for the marketing components of organic cosmetics. The study is designed as quantitative research in the descriptive model. The main population of the study is the female consumers in Malatya province. 583 samples with population characteristics were found suitable for the research. The consumer evaluation survey for the marketing components of organic cosmetic products and the survey form containing the questions concerning the socio-demographic qualities of the consumers were used as the assessment instrument. The unpaired t-test and one-way analysis of variance were used in the data analysis. Significant differences were found between the socio-demographic qualities of the participants and their evaluations for the marketing components of organic cosmetics.Öğe Muhasebenin Matematiksel Felsefe Sorunları(2020) Altınkaynak, FıratYaratılıştan bugüne tüm bilim alanlarında, bir milat ve ispat arayışı hep var olmuştur. Bu çalışmanın amacı, muhasebenin köken arayışındaki matematiksel felsefe sorunlarına inebilmektir. Bu doğrultuda yapılan çalışma kapsamında muhasebenin köken arayışına felsefi açıdan yaklaşılmış ve muhasebe sistemlerinde matematiksel ispat sorunsalları üzerinde durulmuştur. Alanında ilk defa kaleme alınan bu çalışma sonucunda, muhasebe bilgi felsefesinde birçok sorunsalın ilgili bilim ve düşün dünyasına açıldığı düşünülmektedir.Öğe II. Bayezid Dönemi muhasebe uygulamaları ve Osmanlı mali düzeninde yaşanan gelişmeler: Fatih Camii ve İmareti tesislerinin gelir giderleri(Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü, 26 Kasım 2020)Muhasebe TarihÖğe Stationarity Test of Renewable Energy Consumption with Fractional Frequency Fourier Unit Root Test: Evidence from BRICS-T Countries(Bahadır Fatih Yıldırım, 2021) Fendoğlu, EdaCountries consume large amounts of coal, oil, and natural gas due to the energy structure dominated by fossil fuels worldwide. For this reason, the rate of renewable energies in countries or country groups in general is below the global average level. In this study, I aimed to test the stationarity of renewable energy consumption for Brazil, Russia, India, China, South Africa, and Turkey (the BRICS-T countries), which are in a rapid development. For this purpose, fractional frequency Fourier unit root test, which was introduced to the literature by Bozoklu et al. (2020), was used. Annual data on renewable energy consumption covering the period of 1990–2015 have been accessed from the official database of the World Bank. According to the results obtained, it has been found that the renewable energy consumption of China, one of the BRICS-T countries, is stationary and that other countries contain unit root.Öğe The mediating role of individual performance in the effect of workplace friendship on organisational trust(2020) Akyüz, MüslümePurpose – The purpose of this study was to examine the effects of workplace friendship on organisational and individual processes. As part of this aim, the following questions were asked: “Does workplace friendship have an effect on individual performance at the individual level and on organisational trust at the organisational level?” and “Does individual performance have a mediating role between these two variables?” Through the research model and hypotheses, the study attempted to reveal the relationship in question. Design/methodology/approach – Data was gathered with the help of 246 blue-collar employees serving in a company operating in the textile sector in Malatya. SPSS software was utilized for data analysis. Within the study, frequency analysis, reliability and validity analysis to determine the internal consistency of the factors and scales, and correlation analyses to determine the relationships among contributing variables were utilized. Baron and Kenny's (1986) four-step method was used to test the hypotheses and the Sobel Test was used to measure the significance of the indirect effect. Findings – The results showed that workplace friendship positively correlated with organisational trust and individual performance. Moreover, the findings support the H4 hypothesis, determined to be the primary research hypothesis, as well as the H1, H2, and H3 hypotheses. Discussion – According to these results, individuals with a high perception of workplace friendship tend to benefit both their organisation and themselves as they become aware of their own skills and more capable of achieving positive outcomes. In this context, workplace friendship has a positive effect on organisational outcomes and the employee’s performance. The results of this study also support this thesis.Öğe Kadın tüketicilerin organik kozmetik ürünlere ilişkin değerlendirmelerine etki eden pazarlama unsurlarının incelenmesi(2020) Ersoy Yıldırım, AyşeAmaç – Bu çalışmanın amacı kadın tüketicilerin, organik kozmetik ürünlere ilişkin değerlendirmelerini pazarlama unsurları üzerinden incelemektir. Yöntem – Birden çok maddeden meydana gelen nitelikler ile kadın tüketicilerin değerlendirmelerini belirlemeye yarayan ölçümler, sayısal verilerle açıklandığı için bu çalışmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler yüz yüze anket yoluyla basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Araştırmanın örneklemini Malatya’daki kadın tüketiciler oluşturmaktadır. Toplam 605 anket formundan elde edilen veriler, açımlayıcı faktör analizi ile çözümlenmiştir. Araştırma modelinin güvenirliğini ve geçerliliğini test etmek amacıyla doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Verilerin analizinde araştırma hipotezlerinin testi için yapısal eşitlik modeli uygulanmıştır. Bulgular – Araştırma sonucunda fiyat düzeyinin ve ambalajlamanın, organik kozmetik ürünlerin tercih edilirliğini, ayırt ediciliğini, çeşitliliğini ve bulunabilirliğini pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir. Organik ürünlere yönelik tutundurma tekniklerinin etkililiğinin organik kozmetik ürünlerin tercih edilirliğini, çeşitliliğini ve bulunabilirliğini negatif yönde etkilediği bulgusuna ulaşılmıştır. Organik ürünlere yönelik tutundurma tekniklerinin yetersizliğinin ise organik kozmetik ürünlerin tercih edilirliğini ve ayırt ediciliğini negatif yönde etkilediği ulaşılan bulgular arasındadır. Tartışma – Organik ürünler, çevre ve insan sağlığı açısından sürdürülebilir öneme sahipken tartışmanın genel yönü, organik kozmetik ürünlerin kullanımını destekleyen tüketicilerin, değerlendirmede, fiyatlandırma, ambalajlama ve tutundurma gibi pazarlama unsurlarının etkisiyle tüketimlerini gerçekleştirdikleri üzerine bir çalışmayı rapor etmektedir.