Yazar "Miniksar, Ökkeş Hakan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Genel Cerrahi Tarafından Opere Edilerek Yoğun Bakım Ünitesine Kabul Edilen Geriatrik Hastaların İncelenmesi(2021) AYDIN, AHMET; Miniksar, Ökkeş Hakan; KACMAZ, OSMAN; Keten, Hamit SirriAmaç: Bu çalışmada genel cerrahi tarafından ameliyat edilen ve postoperatif yoğun bakım ünitesine kabul edilen 65 yaş üzeri geriatrik hastaların geriye dönük olarak incelenmesi amaçlanmıştır.Materyal ve Metot: Çalışmaya 2017-2018 yılları arasında hastanemiz genel cerrahi kliniği tarafından acil veya elektif olarak operasyona alınan ve postoperatif yoğun bakım ünitesine kabul edilen 54 geriatrik hasta dahil edildi. Hastaların demografik verileri, yoğun bakıma yatış endikasyonu, acil veya elektif cerrahi olup olmadığı, ameliyata alınma nedeni, Amerikan Anestezistler Derneği skoru, inotropik ajan ihtiyacı ve prognozları değerlendirildi.Bulgular: Hastaların (n:54) 33’ü erkek, 21’i kadın ve yaş ortalaması 75,5±6.2 yıl idi. En sık yoğun bakıma alınma nedeni olarak postoperatif solunum yetmezliği (%42.6), ikinci sıklıkta ise perioperatif hemodinamik instabilite (%29.6) saptandı. 65-74 yaş grubunda olgu sayısı daha fazla idi. En sık ileus (%20.4) nedeniyle cerrahi yapıldığı tespit edildi. Hastaların yoğun bakım ünitesine kabulde entübasyon durumu ile Amerikan Anestezistler Derneği skoru arasındaki ilişkinin anlamlı olduğu belirlendi (p=0.017). Ortalama yatış süresi 3,6±3,9 gün olarak bulundu. 10 hasta (%18.5) exitus oldu.Sonuç: Geriatrik hastalarda postoperatif solunum sıkıntısı gelişme sıklığında artışın daha ön planda olduğu, kardiyak ve geçirdikleri cerrahi komplikasyonlara bağlı olarak da yoğun bakımda hemodinamik monitörizasyon ihtiyacının arttığı görülmüştür. Yaşlı hastalardaki cerrahi müdahalenin hasta klinik özelliklerine ve yapılan cerrahiye bağlı olarak postoperatif yoğun bakım ihtiyacını doğurabileceği mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.Öğe Intensive care unit admission predictors of geriatric patients who underwent hemiarthroplastydue to hip fracture(Turkish Society of Medical and Surgical Intensive Care Medicine, 2021) Miniksar, Ökkeş Hakan; Kaçmaz, Osman; Yüksel, Ahmet; Aydın, Ahmet; Öz, HakanObjective: In this study, we aimed to investigate the clinical features of geriatric hip fracture cases that underwent hemiarthroplasty surgery and to reveal the predictors of hospitalization in ICU accordingly. Methods: In this study, 158 geriatric patients who underwent hemiarthroplasty surgery for femoral neck fracture between January 2017 and December 2019 were retrospectively analyzed. The patients were divided into two groups as patients who were admitted to the ICU (ICU) and patients who were not admitted to the ICU (non-ICU). The clinical characteristics of the patients were compared between the two groups, and predictors of ICU admission were determined by a multivariate regression model. Results: The mean age of the patients was 82.16±7.5 years, the mean duration of ICU hospitalization was 1.98±1.4 days, and the mortality rate was 9.5%. One hundred nineteen of the patients (75.31%) were admitted to the ICU after the surgery. According to the results of the univariate regression analysis, advanced age, presence of comorbidities (coronary artery disease, cerebrovascular disease), number of comorbidities, ASA score, Charlson age-corrected comorbidity index, transfusion of erythrocyte suspension, and cement application were significant risk factors for admission to ICU (p<0.02 for each). According to multivariate regression analysis, ASA score (OR=2.77, p=0.04) and cement application (OR=5.97, p<0.001) were determined as independent risk factors for hospitalization in ICU. Conclusion: Factors that are predictors of the need for ICU after hemiarthroplasty surgery (ASA score and cement application) should be considered in geriatric patients. More comprehensive research is required to show the potential effects of these predictors better.Öğe MPV, RDW, LAKTAT, NA ve Albumin Düzeyleriyle Yoğun Bakım Hasta Mortalitesi Arasındaki İlişki(Malatya Turgut Özal Üniversitesi, 2022) Aydın, Ahmet; Kaçmaz, Osman; Öterkuş, Mesut; Miniksar, Ökkeş HakanGiriş ve Amaç: Yoğun bakım hasta mortalitesine yaş, yatış süresi, mekanik ventilasyon ihtiyacı ve süresi, eşlik eden yandaş hastalıklar, enfeksiyon ve laboratuvar parametreleri gibi birçok parametrenin etkisi vardır. Çalışmamızda bu parametrelerden hangilerinin yoğun bakım hasta mortalitesi üzerine etkisi olduğunu araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Retrospektif planlanan çalışmamıza hastanemiz yoğun bakım servisinde Ocak 2018-Aralık 2019 tarihleri arasında yatan 18 yaş üstü 295 hasta dahil edildi. Taburcu ve ex olan hastalar olarak iki gruba ayrıldı. Gruplar arasında, parametrelerin mortalite ile arasındaki ilişkisi karşılaştırıldı. Bulgular: %53,6’sı (n:158) erkek olan hastaları yaş ortalaması ise 76 yıl olarak bulundu. Nörolojik hastalıkların varlığı, ileri yaş ve yüksek Apache II skoru mortalite oranında anlamlı artışa sebep olmaktadır. Entübe olarak kabul edilen hastalarda mortlite daha yüksekti. Yüksek laktat , yüksek RDW seviyesi ve düşük albumin düzeyi, artmış mortalite ile ilişkili bulundu. Sodyum ve MPV değerinin ise mortalite ile anlamlı bir ilişkisinin olmadığı saptandı. 15 günden az yatışı olan hastalarda ise mortalite oranı daha düşük bulundu. Sonuç: RDW, Albumin ve laktat değerlerinin yoğun bakımda yatan hastaların prognozu etkilediği görüldü. Bu değerlerin takibinin; erken dönemde tedavinin başlanabilmesi açısından fayda sağlayacaktır.Öğe MPV, RDW, LAKTAT, NA ve Albumin Düzeyleriyle Yoğun Bakım Hasta Mortalitesi Arasındaki İlişki(Mesut Öterkuş, 2022) Aydın, Ahmet; Kaçmaz, Osman; Öterkuş, Mesut; Miniksar, Ökkeş HakanGiriş ve Amaç: Yoğun bakım hasta mortalitesine yaş, yatış süresi, mekanik ventilasyon ihtiyacı ve süresi, eşlik eden yandaş hastalıklar, enfeksiyon ve laboratuvar parametreleri gibi birçok parametrenin etkisi vardır. Çalışmamızda bu parametrelerden hangilerinin yoğun bakım hasta mortalitesi üzerine etkisi olduğunu araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Retrospektif planlanan çalışmamıza hastanemiz yoğun bakım servisinde Ocak 2018-Aralık 2019 tarihleri arasında yatan 18 yaş üstü 295 hasta dahil edildi. Taburcu ve ex olan hastalar olarak iki gruba ayrıldı. Gruplar arasında, parametrelerin mortalite ile arasındaki ilişkisi karşılaştırıldı. Bulgular: %53,6’sı (n:158) erkek olan hastaları yaş ortalaması ise 76 yıl olarak bulundu. Nörolojik hastalıkların varlığı, ileri yaş ve yüksek Apache II skoru mortalite oranında anlamlı artışa sebep olmaktadır. Entübe olarak kabul edilen hastalarda mortlite daha yüksekti. Yüksek laktat , yüksek RDW seviyesi ve düşük albumin düzeyi, artmış mortalite ile ilişkili bulundu. Sodyum ve MPV değerinin ise mortalite ile anlamlı bir ilişkisinin olmadığı saptandı. 15 günden az yatışı olan hastalarda ise mortalite oranı daha düşük bulundu. Sonuç: RDW, Albumin ve laktat değerlerinin yoğun bakımda yatan hastaların prognozu etkilediği görüldü. Bu değerlerin takibinin; erken dönemde tedavinin başlanabilmesi açısından fayda sağlayacaktır.Öğe The effect of neutrophil-lymphocyte ratio on admission to postoperative intensive care and mortality in elderly patients undergoing hip fracture surgery with spinal anesthesia(2021) Miniksar, Ökkeş Hakan; KACMAZ, OSMANObjectives: Hip Fractures (HF) affect the elderly in particular, and are associated with high mortality rates. Most geriatric patients are admitted to Intensive Care Unit (ICU) after HF surgery. In this study, the purpose was to investigate the prognostic value of preoperative NLR (Neutrophil-to-Lymphocyte Ratio) on postoperative ICU admission and mortality in elderly patients with HF.Methods: In the present study, the data of 188 geriatric patients who underwent surgery because of isolated HF (i.e. femur neck and intertrochanteric fracture) were examined retrospectively. The patients over 65 years of age, ASA score 3/4, whose preoperative duration was less than 72 hours, and who underwent spinal anesthesia were included in the study. The patients were divided into two groups as ICU admission (ICU, n = 58), and Non-ICU (Non-ICU, n = 130). The patients were also grouped as Survival (n = 168) and Non-survival (n = 20) according to postoperative mortality rates. NLR values were statistically compared between the groups.Results: The preoperative NLR values of the patients in the ICU Group were significantly higher than those in the Non-ICU Group (p < 0.001). The cut-off value of NLR for ICU admission was found to be 9.65 with 89% sensitivity and 67% specificity in the ROC analysis. The median NLR value was 6.42 (3.55-9.44) in the Survivor Group, and 9.5 (7.23-11.02) in the Non-Survivor Groups (p = 0.015).Conclusions: It was shown in the study that high NLR values in elderly patients may be a risk factor for ICU admission, and for postoperative mortality after HF.Öğe YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNE YATIŞ ENDİKASYONLARININ ÖNEMLİ BİR NEDENİ: AKUT İLAÇ İNTOKSİKASYONLARI(2021) Miniksar, Ökkeş Hakan; AYDIN, AHMET; KACMAZ, OSMAN; Keten, Hamit Sirri; Honca, MehtapAmaç: Bu çalışmada, akut ilaç intoksikasyonu nedeniyle yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastaların demografik ve klinik özelliklerini retrospektif olarak incelemeyi amaçladık. Materyal ve Metot: Çalışmamızda yoğun bakım ünitemizde akut ilaç intoksikasyonu tanısıyla tedavi edilen ergen hastaların demografik özellikleri; psikiyatrik hastalık öyküsü, yoğun bakım ünitesi yatış süresi; Glasgow Koma Skalası, intoksikasyona neden olan madde veya maddelerin içeriği ve sayıları, toksik madde alım nedeni ve cinsi, tek ilaç mı çoklu ilaç mı olduğu, intoksikasyonun gerçekleştiği dönem (ay) ve mortalite özellikleri incelendi. Bulgular: Çalışmaya 100’ü (%55,2) erkek, 81’i (%44,8) kadın olmak üzere toplam 181 hasta dahil edilmiş olup, hastaların yaş ortalaması 29,58±16,11 (min=14, max=88)’dır. İntoksikasyonların 154’ünün (%84,1) tıbbi ilaçlara bağlı olduğu ve 137’sinin (%75,7) intihar amaçlı olduğu saptandı. İntoksikasyona neden olan maddelerin %68,5’inin toksik dozda ve en sık antidepresan (n=38, %21,0), analjezik (n=27, %14,9), antiepileptik ilaçlar (n=16, %8,8) olduğu belirlendi. Hastaların 86’sında (%47,5) en az bir psikiyatrik hastalık ve 51’inde (%28,2) sistemik hastalık mevcuttu. İntoksikasyonların en sık ilkbahar (%33,1) ve en az yaz (%16,6) mevsiminde gerçekleştiği, 114’ünün (%63,0) taburcu edildiği ve 4’ünün (%2,2) hayatını kaybettiği saptandı. Sonuç: Akut ilaç intoksikasyonlarının büyük oranda psikiyatrik hastalık eşlik eden hastalarda, kendi kullandığı tıbbi ilaçlar ile intihar amaçlı meydana geldiği görüldü. Bu nedenlerle YBÜ’ne kabul edilen ilaç intoksikasyon olgularında psikiyatrik hastalık varlığının önemli olduğu sonucuna varıldı.












